2 Ekim 2011 Pazar

ANNA KARENİNA üzerine fikirler eleştiri

Anna Karenina… bu roman için dünyanın pek çok saygın yazarı dünyanın en iyi romanı der. Tolstoy”un Savaş ve Barışından kısa Dirilişten uzundur. Daha evvelde yazmıştım zaten, bu kadar büyük fikirlerin içinde yaşadığı kitaplar hakkında, söz söyleme haddini kendimde görecek egoya sahip biri değilim. Yapacağım sadece kitaptan bende kalanları biraz eleştirel gözle paylaşmaktır.

ÖNEMLİ NOT: kitapta gelişen olaylara değineceğim. Bunu bilmenizi isterim. Fakat sanmam ki bu sizi kitabı okumaktan alıkoysun. 

Anna Karenina 807 sayfadır ve 1877 de yayımlanır. İletişim yayınlarından Ergin Altay çevirisiyle okudum. Çok başarılı. Bu tip eserlerde çevirinin ne kadar önemli olduğu malum; ucuz etin yahnisi olmuyor. Yaklaşık 20 günde okudum.  Fakat arada geriye dönüp okuduğum bölümlerde oldu. Günde 40 sayfaya denk geliyor. Uzun ve dikkat istiyor. Bence yanınızda bir kalem olmalı. Sonundaki Nabokov’un sonsözünü de muhakkak okuyun!

Kitabın anlattığı sizin anladığınız kadardır. Ağır ve detaylı anlatımı vardır diye sakın okumamazlık etmeyin. Dili çok sade ve düşünemeyeceğiniz kadar akıcı. Olay üzerine olay! Dirilişte böyle idi. (Savaş ve Barış öldürücüydü ne yalan söyleyeyim) ilk sayfayı okuyunca anlıyorsunuz ki kitap sizi bırakmayacak, siz yorulunca onu bırakacaksınız. Yalnız disiplinle ve inatla okumanızı tavsiye ederim çünkü kitabın bir yerinde 10 günlüğüne okumayı keserseniz olay örgüsünü ve zamanı kaçırabilirsiniz. 

 Kadın hakları mı duygularımı özgürlüğümü desem bilemiyorum kilometre taşı olan üç kitap vardır;3 effi briest  2 Madam Bovary 1 Anna Karenina… bence sırayla okuyun!

KARAKTERLER :  iki esas karakter var kitaptan birbirleriyle kesişse de aslında ayrı yaşayan; Anna ve Lenin. Onların etrafında ise Vronski, Kiti, Karenin, Stiva, Dolly!

KONUSU:  Anna Karenina evli bir kadındır. Kardeşini ziyarete geldiğinde Vronski adlı genç bir subayla tanışır ve tüm hayatı değişir. Öte yandan Levin ise toprak sahibi bir soyludur. Kendi iç dünyası ve çevresiyle olan ilişkileri anlatılır.

Levin okuduğum kadarıyla Tolstoy’un kendi kişiliğinden fazlaca özellik taşıyormuş. Birbiriyle çelişkili pek çok soruya yanıt arayan bir karakter. Fakat sosyal çevresine kafasındaki yankılarını çok da hissettirmeyen biri. Zaten sonunda Ölüme inansa da Anna kadar cesur olamıyor. İnançsız, yarı filozof biri. Acılarının en büyük sebebi de bu inançsızlığı zaten. Düşüncelerinde çok ileri gittiği görünse de, günlük hayatında sıradan bir soylu.

Anna çok güzel bir kadın. Evli bir çocuğu var. Gel gör ki aşık olup Vronskiyle yaşamaya başlıyor; tutkulu, gözü kara, acı dolu!
Vronski; yakışıklı bir subay, Kiti; Levin’in eşi olacak kızımız, Stiva; hayat dolu çapkın bir baba Dolly nin kocası-Anna’nın kardeşi, Dolly Stiva’nın karısı – Kiti’nin ablası, Karenin; Anna’nın kocası ve çok başarılı bir bürokrat.

Aşk konusunda Anna’da Vronski’de beni yanılttılar. “YASAK AŞK” yaşıyorlar. Sonunda Vronski Anna’yı bırakıp gider dedim. Fakat Vronski Anna’yı gerçekten seviyor. Anna’da aşık. Vronski daha umursamaz bir karakter. Anna ise kafasındaki namuslu kadın koşullanmalarını yıkamıyor. Zaten roman ilerledikçe aşklarının şehvet boyutu daha bir ortaya çıkıyor. Hatta Anna Vronski’ye güzel görünmek için çocuk yapmayacağını bile söylüyor. Öte yandan Karenin’den olan çocuğuna aşırı bağlı, Vronski’den olan kızını ise neredeyse hiç önemsemiyor. Sanıyorum muhafazakar hayatını temsil eden vicdanın yansıması evliyken olan oğlu; yasak aşkının meyvesi ise onu çelişkilere sürüklüyor. Acıları, karmaşıklıklarla dolu ruh durumu, kıskançlık krizlerine dönen bunalımları, insanların ikiyüzlülüğünün girdapları, afyon ve garip bir şekilde anlaşılamamak (kendi kendisini tanımaması dahil) onu felakete sürüklüyor.

Gelgelelim Anna orospu değil! Bazen o yöne kaydığını konuşmalarından, düşüncelerinden açıkça hissediyorsunuz ama asla Vronski’yi aldatmıyor. Onunki sanırım aradığını bulamamak!

Levin garip bir adam. Ancak onun tanrı var mı sorusunu son 20 sayfada hızlıca çözen Tolstoy’un acelesini anlamadım.

Bir de Levin’in toprak reformu, köy düşünceleri vs kitabın en sıkıcı noktasıdır. Tabii zamanında değerli ama bugün genel kültüre giriyor sanırım.

Tolstoy için “ÖLÜM” tek ışık tek kurtuluş olarak görünüyor! Bunu kitapta sezmemek elde değil!

Kitap St. Petersburg, Moskova, Almanya Kaplıcaları, İtalya ve taşrada geçiyor.

Aldatma, entrika, soylular, Rus yaşam tarzı, köy hayatı vs bulacaksınız içinde.  


SONUÇ: sürçü lisan affola OKUYUN! J ne diyebilirim ki