6 Şubat 2011 Pazar

cesur yeni dünya - aldous huxley - 1932 blog fikirler ve ütopya

bazı kitaplar vardır; bir solukta okursunuz, kitap biter inanılmaz zevkle okuduğunuz , okurken etkilendiğiniz kitabın sonunda sanki aklınızda hiçbirşey kalmamıştır. cesur yeni dünya bende bu etkiyi bıraktı. yazmadan uzunca süre düşündüm. ne yazsam ne yazsam... kitabı tekrar karıştırıp aldığım notlardan yararlanarak toplayabildim kafamı..

CYD 26. yüzyılda genel olarak Londra"da geçiyor. yeni bir dünya düzeni kurulmuş, ağır bir kast sistemi altında yaşayan, sanayileşmiş teknolojik mutlu toplumu anlatırken, bu mekanik düzende insanca bir üretim hatası olan bir adamın bir çeşit dramını anlatıyor.

peşinen OKUNMALI!

kısa kısa...

türü tartışılır; bilim kurgu başlayan ( yeni dünya tasvirleri içtimai hayatı vs) drama dönen (bernard ve helmholtzun koşullanmışlıkları aşan farklılaşması) felsefi diyalogla son bulan (mustafa mond ve vahşinin sohbeti) ütopik bir eser! (bu durum bence kitabın kabaca üçe bölünmüş halidir de!)

kitap fordizm ve sanayi devriminin üzerine bina edilmiş. ford tanrı bilim ise iman olmuş eserde. Anahtar kelimeler; ford, freud, pavlov, uykuda öğrenme, koşullanma, soma, toplu sex-poplu seks..

yeni dünya tasvirlerinden kitaba başlarken korkmuştum. benim hayalimde bu tip dünyalar kurmam zordur. daha ziyade klasik seven okuyucuyum. fakat yazar günümüzden örneklerle geleceği çok başarılı evirmiş. okudukça resimler hızlıca oturuyor akılda. öte yandan bu temanın pop kültürde fazlaca işlendiğini de kolayca anlayabilirsiniz. velhasıl kelam; günümüz dünyasında bu düzen bize fazla uzak değil!

son bölümlerde Mond ve Vahşi"nin konuşmalarını üç kez okudum; harika!


tavsiye; kronolojik sıraya göre; zamyatin biz - Cesur yeni dünya - koestler gün ortasında karanlık - orwell 1984! sırayla okumalısınız!

oturup enine boyuna düşününce günümüz modern hayatını neredeyse birebir anlatıyor. kitabı okuyacaklara ayıp olmasın fazla girmek istemiyorum detaya; bir kaç istisnai örnek vereyim; insanlar yapay döllenmeyle şişelerde üretiliyor (ki biz yapay döllenme yapabiliyoruz) ve tüm edebi eserler mutlak yasak (zaten pop kültür tamamen tüketip atmaya yönelik, propagandayla klasikleri sistematik olarak insanlardan uzaklaştırıyoruz) bir tek modern hayata uymayan yön "yalnızlığın yasak oluşu" o konu da tartışılır zaten. dediğim gibi modern toplumların neredeyse aynası niteliğinde!

gerçekler tokat gibi savrulmuş kitapta. yazar acımasızca art arda yazmış erozyona uğrayan (ya da uğrayacak) değerleri.

sanırım biz bu dünyalılar Vahşi John"da kişilik buluyoruz. önce seviyoruz yeni Hedonist dünyayı. lakin sonra tamamen tiksindirici buluyoruz.

son olarak kişisel görüşüm: o düzeni aklı selim her insan ister. mutsuzluk yok, acı yok, açlık yok. kendini bir anda o düzen yanlısı görmek de garip! belki de bilimin bizi getirdiği son nokta bu. (çünkü yeni dünya tamamen somut ve mantıklı) inanılması güç ama ahlaksal sapkınlıklar dışında bir sıkıntı yok gibi. (hoş etik değerlerde mahvedilmeye çalışılıyor ya! belki 20 yıl sonra bu yazı geri kalmış bir Vahşinin hezeyanları olarak çağdışı görülür) :) dedim ya biraz evvel Vahşi John biziz diye! :)

ithaki yayınları harika çevirmiş bence.. bravo!

NOT: yoğun alegori var kitapta; daha fazla bilgi isteyenler wiki"ye bakın derim.

mutlu pazarlar :)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder